Bir dakika beyefendi!
Siz, sevmek denince ne kadarını anlıyorsunuz?
Ne kadarını uyguluyor ne kadarını paylaşabiliyorsunuz?
Madem sevmek günah diye tutamadığın bir el gibiydi
Peki, şimdiye kadar kaç tane eli tuttunuz
yahut kaç tanesini ellerinizde tutabildiniz?
El deyip geçmeyin… Vefasızlığı anlatır, yıpranmışlığı
cefayı söyler, yakılan sigaralar…
Şimdi geceleriniz sizin için şen şakrak geçer
belki de huzur içinde bir uykudasınız,
Gecelerin sessiz sedasız durduğuna bakmayın
masumların, yalnızların, vefasızca terkedilmişlerin
çığlıklarını, ağlayışlarını örter geceler.
Peki, sizin için güven neydi, hep değişmek mi?
Ne özde, ne sözde bir şey olamamak mı…
ya siz güzel bayan, sizin için sevmek neydi?
Hep kaşını, gözünü, boyunu, posunu sevmek mi?
Küçük yüreklere neler sığdırabildiniz?
Gördüğünüz sadece dış güzellik miydi?
Kırk yılda doyulmayacak güzel gönülleri
neden sevmediniz?
Doğru ya siz aşkı hak edene aşkınıza
hayat verene yüreğinizi sunmadınız ki…
Ağlıyor musunuz, ağlamak güzeldir
insanın içini açar, ferahlatır, terbiye eder
yanlışa kapılmış nefsin bütün arzularını…
Sevmek öyle değil işte azizim!
Sevmek günlerce, aylarca, bazen yıllarca
gözleri yaşlı, yatırlı bir mektubunu beklemektir,
Sevmek tek beden tek yürek olmaktı!
Ferhat dağları deldi gönülleri yıkmadı ki!
Kısacası aşk dediğin
Leyla’nın kavuşamama ıstırabı gibi olmalı,
sokak lambası gibi değil!
Yorumlar
Kalan Karakter: