İstanbul’da son günlerde etkili olan sarsıntılar, ardından 28 Nisan 2025’te Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde 4.2 büyüklüğünde meydana gelen depremin ardından, uzmanların İstanbul için olası büyük deprem riskine yönelik yorumlarını yeniden gündeme getirdi.
Uzmanların enson uyarılar.
Prof. Dr. Naci Görür: Marmara Denizi’nde, özellikle Kumburgaz ve Adalar fay hatlarında ciddi bir enerji birikimi olduğunu vurguluyor. 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremi değerlendiren Görür, bu depremin Kumburgaz fay zonunda gerçekleştiğini ve bu fayın kilitli olduğunu belirtti. “Kumburgaz fayı yükleniyor, yeri anlamlı, dikkatli olmak lazım” diyerek, bu tür sarsıntıların büyük bir depremi tetikleme potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Görür, İstanbul’da 7.2-7.6 büyüklüğünde bir depremin 2030’a kadar %60 olasılıkla gerçekleşebileceğini ve megakentin bu riske yeterince hazırlanmadığını söylüyor.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: 23 Nisan 2025’teki 6.2’lik depremin yıkım eşiği olan 6.4’ün altında kalmasının İstanbul’u kurtardığını belirtti. “Bu deprem, beklediğimiz 7-7.2 büyüklüğündeki depremin öncüsü değil, ancak Trakya kırığında enerji boşalımı yaşandı” dedi. Ercan, büyük bir depremin hemen gerçekleşmeyeceğini, ancak 2045’ten önce olmasının şaşırtıcı olacağını düşünüyor. İstanbul’un Avrupa Yakası’nda Cankurtaran’dan Küçükçekmece’ye uzanan hattın en riskli bölge olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Murat Utkucu: Sakarya Üniversitesi’nden Utkucu, 6.2’lik depremin sismik boşlukta meydana geldiğini ve bunun büyük bir depremin habercisi olabileceğini belirtti. “Fay hattının kırılmayan kısmı tehlikenin yaklaştığını gösteriyor. Acilen risk azaltım ve güçlendirme çalışmalarına başlanmalı” dedi. Ancak, depremin zamanlamasına dair kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığını, bunun yarın ya da 30 yıl sonra olabileceğini ifade etti.
Yunan Sismolog Prof. Dr. Efthimios Lekkas: Marmara Denizi’ndeki 6.2’lik depremin, 7.5 büyüklüğüne ulaşabilecek bir fay hattının sadece küçük bir parçasını kırdığını belirtti. “Bu sarsıntı, daha büyük bir depremin habercisi olabilir, ancak hemen şimdi olacak anlamına gelmez” dedi. Marmara’daki enerji birikiminin ciddi bir risk oluşturduğunu ve sismik hareketliliğin yakın dönemde artabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Celal Şengör: İstanbul’da olası bir büyük depremin ardından korkunç bir senaryo öngörüyor. “Deprem sonrası yangınlar, açlık, yağmalar ve salgın hastalıklar başlayacak. İstanbul’a yardım ulaştırmak zorlaşacak, çünkü kurtarma ekiplerinin çoğu şehirden geliyor” dedi. Şengör, özellikle Silivri-Küçükçekmece arasındaki fayın kilitli olduğunu ve bu durumun tehlikeli olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Doğan Kalafat: Kandilli Rasathanesi’nden Kalafat, Marmara’da kırılmayan bir sismik boşluğun olduğunu ve bu alanın 7.1-7.2 büyüklüğünde bir deprem üretebileceğini belirtti. 2030’a kadar %64, 2050’ye kadar %75 olasılıkla bu depremin gerçekleşeceğini, ancak kesin bir tarih verilemeyeceğini söyledi.
Genel Değerlendirme: Uzmanlar, İstanbul’un Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alması nedeniyle yüksek deprem riski taşıdığını ve özellikle Kumburgaz fayının kilitli olmasıyla enerji birikiminin arttığını vurguluyor. 3.5 ve 4.2 gibi küçük ölçekli depremler, fay hatlarındaki hareketliliğin göstergesi olsa da, büyük bir depremin zamanlamasına dair kesin bir öngörü yok. Ortak görüş, İstanbul’un yapı stokunun güçlendirilmesi, kentsel dönüşümün hızlandırılması ve halkın depreme hazırlık konusunda eğitilmesi gerektiği yönünde. Özellikle Avrupa Yakası’nda Fatih, Küçükçekmece, Bağcılar ve Esenyurt gibi ilçeler ile Anadolu Yakası’nda dolgu alanları ve kıyı bölgeleri en riskli alanlar olarak öne çıkıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: