Türk tarihçi ve yazar Necip Hablemitoğlu, 28 Kasım 1954 tarihinde Ankara'da doğdu. Hayatı, akademik başarıları ve trajik ölümüyle Türkiye'nin yakın tarihine damga vurmuş önemli bir isimdir.
Hablemitoğlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun olduktan sonra uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştı. Ardından Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde yüksek lisans ve doktora yaparak akademik kariyerine adım attı.
Akademik kariyeri boyunca, Türkiye dışındaki Türk toplulukları ve azınlıklarının tarihini araştıran Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar'daki Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında çeşitli çalışmalar yürüttü. Ayrıca Kırım Türkleri üzerine de önemli araştırmalar gerçekleştirdi ve bu alandaki çalışmalarıyla tanındı.
Ancak, Necip Hablemitoğlu'nun hayatı sadece akademik çalışmalarıyla değil, trajik ölümüyle de anılmaktadır. 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Bu suikastın ardından failler hala bulunamamış ve cinayetin arka planı netlik kazanamamıştır. Cinayetin üzerinden geçen yıllara rağmen, adaletin yerini bulması için çaba sarf edilmektedir.
Hablemitoğlu'nun ölümü, Türkiye'de büyük yankı uyandırdı ve birçok spekülasyona neden oldu. Cinayetin Ergenekon örgütüyle ilişkilendirilmesi, Alman vakıflarıyla ilgili araştırmaları nedeniyle Alman istihbaratının işi olduğu iddiaları ve laiklik konusundaki görüşleri nedeniyle muhafazakar kesimlerce hedef alınmış olabileceği gibi çeşitli teoriler öne sürüldü.
Ancak, Necip Hablemitoğlu'nun ölümüne ilişkin tam bir netlik sağlanamamış ve cinayetin arka planı hala belirsizliğini korumaktadır. Ailesi ve sevenleri, Hablemitoğlu'nun ölümünün aydınlatılması için adaletin sağlanmasını beklemektedir.
Necip Hablemitoğlu, Türk tarihine ve akademik dünyasına bıraktığı izlerle anılmaya devam etmektedir. Akademik çalışmaları ve düşünsel birikimiyle Türkiye'nin entelektüel mirasına önemli katkılarda bulunmuş ve trajik ölümüyle de Türk toplumu için önemli bir ders olmuştur.