Ağrı İl Müftüsü Necati Şafak, Gazze’de yaşanan soykırım nedeniyle, İsrail'i güçlü kılan süper güçler değil Müslümanların duyarsızlığıdır, açıklamalarında bulundu.
Gazze'de yaşanan zulümden dolayı üzüntüsünü dile getiren Ağrı İl Müftüsü Şafak, " İsrail 7 milyon yahudi nüfusa sahip. Halbuki müslümanlar 2 milyar nüfusa sahip. Bugün müslümanlar tükürseler İsrail'i tükürüğünde boğar" ifadelerini kullandı.
Müftü Şafak, “Kudüs'te ve çevresinde yaşayan Gazze'de ki Müslüman kardeşlerimizden zulmü altında inlemektedir. Şu zamanlarda da bu zulüm o kadar artmıştır ki artık insanlar açlıktan, susuzluktan, sefaletten ölmeye hastalıktan ölmeye başlamışlar. Bundan dolayı da biz oradaki kardeşlerimizin üzüntüsünü sıkıntısını paylaşıyoruz. Onlara gerekli desteği, yardımı zulmü durduracak desteği sağlayamamanın da üzüntüsü içerisindeyiz. Ama bu acıyı hissediyor olmak ondan sonra en azından duamız da destek olmak da önemli bir destektir bizim açımızdan, Şu mübarek günlerde duaların kabul edildiği mübarek zamanlarda duamız yalvarışımız ya karışımız umuyoruz ki Rabbimiz gazete kardeşlerimize yardımını lütfunu bolca yağdırsın İsrail zulmünü durdursun az olmalarına rağmen dünyanın en süper güç diye ifade edilen amerika'sından ingilteresinden ve en iyi ileri donanımlı silahlarla bir avuç müslümana karşı zulmeden İsrail'i de Rabbim kahrı perişan eylesin duamız budur.
Gazze ile ilgili Kudüs ile ilgili ve İsrail ile ilgili söylemek istediğim birkaç husus vardır Kudüs zaten Mukaddes yerdir orası. Tarih boyunca çok önemli bir yeri vardır İslam tarihinde Kur'an-ı Kerim'de adı zikredilen 28 peygamberden 20'sinin uğradığı yerdir Kudüs. İlk olarak İbrahim Aleyhisselam ve Lut aleyhisselam'a Allah Celle celalühü onlara yurt kıldı sonra da çocuklarına. Vel esbat denilen torunlarına onun zürriyetine ondan sonra gelen bütün peygamberler kudüs'ü bir uğrak yer olarak görmüşler namaz farz olduğu zaman kıblemiz Kudüs idi. Peygamber efendimiz peygamberlikle görevlendirildiğinden sonraki 23 senelik hayatında yaklaşık 15 sene uzun süre Kudüs'e yönelerek namazını kıldı kıblemiz orasıydı. Ta ki Hicretten sonra 18 ayda diye hatırlıyorum hicri 2 seneye kadar. Hicri 2 seneden sonra Mekke kıblemiz olarak kur'an-ı Kerim ayetleri ile bildirildi ve peygamber efendimiz ile müminler oraya dönmeye başladılar.
Müslümanların hayatında Mekke Medine ve Kudüs'ün ayrı bir yeri vardır. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ziyareti en layık 3 belde olarak bunları zikretmiştir. Mekke Medine ve Kudüs... Ve mescidi aksa'da namaz kılma diğer mescitlerde namaz kılmaktan 500 kat daha faziletli olarak hadis-i şeriflerde zikredilmiştir. Kudüs'te mescid-i Aksa vardır zeytindağı vardır Medine'de mescid-i Nebi ve Mekke'de de mescid-i haram bulunmaktadır.
Kur'an-ı kerim'den etrafını mübarek kıldığımız bir yer olarak zikrediliyor Kudüs. Mescid-i Aksa. Peygamber efendimiz miraç'a çıkarken oraya uğramış ve tüm peygamberlere imam olarak namaz kıldırmış server evliya olmuştur.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme sahabe-i kiram sordu; "Kudüs hakkında bize ne dersin ya resulallah" dediği zaman,
Dedi ki; "oraya gidin oranın mescidinde namaz kılın orayı ziyaret edin. Eğer gidemiyorsanız oranın kandillerine orayı aydınlatmak için kandil yağı gönderin" o zaman zeytinyağı kullanılıyordu gönderin diye tavsiye de bulunuyor.
Kudüs bizim Mukaddes beldelerimizden biridir ziraatgahımızdır. Velev ki Kudüs olmasaydı bile biz müslümanız, Müslüman olarak oradaki müslümanlara yapılan zulümden dolayı hakikaten büyük üzüntüler içerisindeyiz. Elimizden gelen her şeyi yapmamız gerek. Her türlü yardımı oradaki kardeşlerimiz için elimizden geldikçe onları desteklememiz onlara bu zaman içerisinde bolca dualarımızı etmemiz gerekir.
Gerekli olan tepkileri sosyal medya imkanları ile olsun çeşitli yerlerde toplanmak bir araya gelmek Kudüs konusunda bilinçlenmek hususunda olsun gerekli olan tepkileri üstümüze düşen neyse iyi yapması gerekir Müslümanların. Kudüs'le ilgili söylemek istediğim esasen farklı bir durum var. Kudüs tarihi süreç içerisinde Müslümanların yönetiminde olduğu zamanlarda en güzel günlerini zamanlarını yaşamış orası daru selam olmuş Barış şehri...
Selamet şehri güzellik şehri olmuş fakat Müslümanların elinden çıktıktan sonra kan ve gözyaşı ile anılır olmuş. Tarih boyunca baktığımız zaman Haçlılar çeşitli sebeplerle orayı işgal etmişler en önemlisi Selahattin Eyyubi haçlılardan orayı kurtarmış daha sonra yine Hatimilerin yanlış yönetimleri ile birtakım sıkıntılar yaşanmış ve ondan da Yavuz Sultan Selim almış. Ve 400 sene Osmanlı toprağı olarak kalmış.
Kudüs'ü alabilmek için Yahudiler israilliler çok çeşitli tekliflerde bulunmuş ki Cennet mekan Abdülhamit han hazretleri de Kudüs'ü, Osmanlı'nın tüm borçlarının silinmesine karşılık bile orayı elhamdülillah vermemiş.
Biz bundan dolayı da ecdadımızla övünç duyuyoruz fakat çeşitli hile ve desiselerle dünyanın az önce belirttiğim gibi süper güç leri oraya işgal etmişler ve sonra orayı Yahudilere bırakmışlar 1949'da orada Yahudi İsrail devleti küçük bir varlık olarak kurulmuş sonra çeşitli sebeplerle oraya Yahudileri yerleştirerek işgali arttırmışlar. Ve günümüze kadar bu şekilde zulüm ederek gelmişler.
Tabii İsrail'in arkasında İsrail bir avuç 2 milyon nüfuslu orada yaşayan dünya genelinde yaşayan Yahudilere baktığımız zaman siyonistlere baktığımız zaman 30 milyon nüfusu ya var ya da yok. 20-30 milyon arasında bir nüfusu var. Halbuki müslümanlar 2 milyardan fazla nüfusa sahip. Yani müslümanlar tükürseler İsrail'i tükürüğü ile boğarlar. İsraili güçlü kılan aslında arkasına dünyanın süper gücü olan İngiltere'ye ya da Amerika'ya dayanmış olması onların desteklerini alıyor olması değil veya tam donanımlı ordulara sahip olması veyahut da oraya Demir kubbe'yi dikmişler yani böyle bir imkan o da değil güvenceleri aslında; İsrail'i güçlü kılan yani en büyük güvenceleri MÜSLÜMANLARIN DUYARSIZLIĞI. Maalesef hiçbir şey yapmıyor ya da yapamıyor olmaları, bunu da sağlayabilmek için zaten yıllardır siyonist bir anlayış içerisinde kimi ülkeleri siyasi olarak kimilerini de ekonomik olarak bir şekilde bir Cendere altına almışlar ve o ülke vatandaşlarının üzüntüsünü belirtmekten başka bir şey yapamıyor hala getiriyor olmasıdır.
Yani şöyle ifade edeyim Gazze nüfusu 2 milyon oradaki savaşan gençlerin sayısı ancak 20.000 kadardır belki o kadar yoktur bile diyelim ki 20 bin mücadele eden genç sayısı, dünyadaki Müslümanların nüfusu 2 milyar İsrail ordusu bugün dünyadaki 2 milyar müslümandan korkmuyor da oradaki 20 bin müslümandan kassam tugaylarından veyahut da oradaki mücadele eden gençlerden mücahitlerden daha fazla korkuyorlar. Yani onların korkusu Müslümanların güçlenmesi şuurlanması bilinçlenmesi.
Dünyada savaşlar sadece silahlarla olmuyor bugün bu gece elde etmeleri ekonomik güçleriyle de bağlantılı. Boykot listesi yayınlandığı zaman bakıyoruz ki bizim marketlerimizi süsleyen en önemli markalar Yahudi markası olduğunu görmeye başladık. Pahasına olursa olsun o markalara baktığımız zaman oradaki Filistinli Müslüman kardeşimizin kanı'nın bulaştığını fark etmemiz lazım. Böyle bir şuur en azından olmalı. Ekonomileri çürük olduğu zaman güçlerini de kaybederler. Ekonomik olarak en azından onlara bir zarar verebiliriz en azından desteklememiş oluruz hem gözyaşı döküp hem el açıp hem de cebimizdeki parayla onları desteklediğimiz zaman Allah bu duayı kabul eder mi gözyaşına bakar mı?
Oradaki kardeşlerimizin üzüntüsünü paylaşmak demek aslında eğer hakikaten ciddiysek hakikaten üzülüyorsak asla Yahudi malı onları destekleyen Siyonizm mi destekleyen ürünleri tercih etmemeliyiz almamalıyız raflarımızdan da kaldırmalıyız. Müslüman memleketlerde inanın onların malları girmemiş olsa onlar güçlerinin diyebilirim ki yarısını kaybederler. Boykoda devam etmeliyiz dediğim şekilde boykot ürünü olan bir malın asla alınmaması gerek onları desteklemememiz gerek. Şunu yapabiliriz dediğim gibi müslüman en azından tarafını belli etmeli kimin tarafında olduğunu belli etmeli bunu duasıyla gösterebilir. Bolca dua etmemiz gerek kardeşlerimiz için. Sosyal paylaşımlarla uluslararası algıları yönetebiliriz mesela sosyal paylaşımlarla güç sahibi olan yerlere sesimizi duyurmamız lazım”
Yorumlar
Kalan Karakter: