İslam aleminde recep, şaban ve ramazanı kapsayan rahmet, bereket ve manevi yenilenme mevsimi olan üç ayların faziletini anlatan Ağrı Müftüsü Necati Şafak, Müslümanlara dini hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunan üç ayları bir fırsat bilip, ibadet etmek gerektiğini vurguladı.
Gazetemize açıklamalarda bulunan Müftü Şafak şu ifadelere yer verdi:
“İslam aleminde 3 aylar diye bildiğimiz ki birincisi Recep, ikincisi Şaban, üçüncüsü Ramazan ayı bunlar peygamber efendimizden günümüze kadar ümmetin, insanların, müminlerin değer vermiş olduğu üç mukaddes, mübarek aylardır. Peygamber efendimiz Sallallahu aleyhi vesselam, Recep ayı gelmeden önce bu aya hazırlık yapar Hz. Aişe annemizin ifadesi ile kalbi pır pır atardı diyor hazırlık için o kadar heyecanlanırdı adeta bir çocuğun babasını beklediği, annesini beklediği, uzun zamandır görmediğindeki heyecanı gibi peygamber efendimizde heyecanla, özlemle bu ayları beklermiş. Peygamber efendimizin hadisi şeriflerinde bu aylarla ilgili olarak Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır. Bu ayları diğer zamanlardan farklı kılan en önemli özellik; müminlerin muhtaç olduğu rahmet mağfiretin, bereketin bu aylarda rabbimiz tarafından kullarına bolca ihsan edilmesinden dolayıdır. Rahmet ayıdır, mağfiret ayıdır, bereket ayıdır. Peygamber efendimiz Sallallahu aleyhi vesselam bu aya girdiği zaman yani üç ayların başlangıcında, şu şekilde dua ederdi; “Allahım Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır” diye de dua ederdi. Ramazan ayı zaten 11 ayın sultanıdır, Allah celle celalühü Kur’an-ı Kerim’de Ramazan ayını methetmiş, övmüş diğerini yüceltmiştir. Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim inmeye başlanmıştır. Kur’an ayıdır, Ramazan ayı müminlerin bağışlanma ve cenneti haketme aylarından biridir. Allah celle celalühü, bu üç ay içerisinde müminlere karşı öyle fırsatlar, öyle imkanlar vermiştir ki günahlarının ve hatalarının bağışlanması kusurlarından dönmesi için bu mübarek gün, ay ve gecelerde bağışlanamayan bir kimse için Cebrail Aleyhisselâm, Rahmet peygamber hazreti Muhammed’e de amin de diyerek bir bedduada bulunmuş, Allah muhafaza eylesin o bedduadan cümle ümmeti Muhammed’i, peygamber efendimiz bir gün hutbeye çıkarken üç defa amin diyor. Hutbeden indiği zamanda Eshâb-ı Kirâm soruyor, Ya Resulallah hutbeye çıkarken üç defa ‘amin’ dediniz bu meşru mudur? Bizim de dememiz gerekir mi? Diye sorduklarında siz onu duydunuz mu ? Diyor, evet diyor. Ben diyor hutbeye çıkacağım zaman Cibril-i Emin geldi ve bana dedi ki Ya Resulallah senin adın anıldığı zaman salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün dedi ve sonra da dedi ki, amin de Ya Resulallah dedi. Bende amin dedim diyor. İkinci sefer anne babası yanında yaşlandığı halde cenneti hakedemeyen kimsenin burnu sürtülsün, rahmetten uzak olsun, sende amin de diyor. Bende amin dedim sonra üçüncüsü Ya Resulallah Ramzan’a ulaşmış ve Ramazan’ı geçirdiği halde cenneti hak edemeyen, günahları bağışlanmamış kimse varsa onunda burnu sürtülsün sende amin de diyor, bende onun için amin dedim diyor. Ya bu kadar mübarek geceler, günler, aylar geçtiği halde, hala bağışlanamamış kimse ancak bu gün ve gecelerin kıymetini anlamayan Allahın, ikramını, merhametini elinin tersiyle iten yani gafletle geçirip değerini anlamayan o kimselere de Cebrail Aleyhisselâm ve peygamber efendimizin böyle bir rahmetten uzak bir bedduası söz konusu olmuştur. Allah muhafaza eylesin böylesi beddualara uğramaktan”
Yorumlar
Kalan Karakter: